Frank Rijkaard'ın, Galatasaray'ın başına geçişi birçok açıdan heyecan vericiydi. Hollandalı teknik adamın başlı başına bir marka olmasının yanında, geçmişte oynattığı futbol ve sadece ismiyle getireceği futbolcular, Galatasaray'da güzel günlerin habercisiydi. Ama iyi başlayan bu serüven iyice yokuşa doğru sürüklenmeye başladı. Bu düşüşün sebebini Rijkaard'ın Teknik Direktörlük yeteneğini sorgulamakla ve bunu ırkçı söylemlere itibar ederek analiz etmek (!) işin çirkin boyutu. Şimdi acımasızca ve kişisel eleştirilerde bulunanların, Rijkaard' ın geldiği günlerde yaşadıkları sportif orgazmı da unutmamak lazım.
"Rijkaard Teknik Direktör değil diye Galatasaray kazanamıyor" mantığı ile Galatasaray'da onlanları özetlemek ne kadar yanlışsa, her hamlesine "Rijkaard büyük hocadir, vardır bir bildiği" demek de yanlış. Rijkaard'ın problemi, Teknik Direktör yeteneğinin olmaması değil, son dönemde kimliğini kaybetmesidir. Futbolda felsefeye inanan ve bu felsefe ile büyük başarılara imza atmış olan Rijkaard'ın kendi çizdiği yoldan ayrılmasıdır sorun. Teknik Direktörlük idolü olarak Johan Cruyff'u gösteren ve bunu "zor zamanlarında bile yolundan şaşmadı ve sonunda başarılı olması“ ile açıklayan Rijkaard'ın, Barcelona'daki zor dönemlerinden birtanesinde Van Bommel, Gabri, Edmilson ve Thiago Motta'dan oluşan bir orta saha kurmuş mudur? Kursaydı ne olurdu? Camp Nou'da Beyaz Mendil sallanır miydı?
Barcelona'yi bilemiyorum ama Galatasaray'da beyaz mendillerin zamanı geldi çattı. Yapılan tüm hamleler aleyhine işliyor sarı kırmızılıların. Galatasaray, tam tamına sekiz tane defansif ağırlıklı oyuncu ile çıktığı bir maçta, ısrarla açık veriyorsa ve hatta iki tane orta saha oyuncusu ile oynadığı maçlardan kat kat daha çok pozisyon veriyorsa, arızanın büyüklüğü ortaya çıkıyor. Galatasaray bir sistem karmaşası içinde sezonun sonuna geldi ve doğruyu hala bulamadı. Rijkaard, kısa vadeli başarı için savaş veren meslektaşları Christoph Daum ve Mustafa Denizli yanında performans olarak sönük kalmış gibi gözüküyor. Rijkaard’ın planlaması uzun vadeli gibi gözükse de, buna ne kadar sabır gösterilecek? Ülkemizden ayrılan her Teknik Direktör az gösterilen sabırdan yakınıp buradan ayrılıyor.
Galatasaray’da belki yine geçmiş zamanlarda olduğu gibi bir Teknik Direktör değişikliği hamlesi yapacakk kaybedilen şampiyonluk sonrası. Ancak bu durumda ne olduğunu bilmeden "Total Futbol devrimi"nden bahsedenlerin kredisi de yavaş yavaş tükenme noktasına geliyor ve bunun da farkında olmalılar. Son yılların tablosu ortada; Karl-Heinz Feldkamp gibi kurt bir hocayla denendi, Michael Skibbe gibi genç bir hocayla denendi, Bülent Korkmaz ile iç bünyeden birisiyle denendi ve son olarak Frank Rijkaard ile bir dev getirildi. Son seçenekten de hüsran çıkarsa, çok fazla bir alternatif kalmayacak artık.
Galatasaray yönetimi, bu sezon nasıl biterse bitsin, Frank Rijkaard'ın arkasında durmalıdır ve şimdilerde vermediği desteği vermelidir. Destek sadece "hocamızın arkasındayız" sözleriyle de sınırlı kalmamalıdır. Türkiye'ye gelip sadece saha içi değil saha dışında da bütün benliğini değiştiren Rijkaard'ın yolunu açmak zorundandır. Rakip takımın yardımcı antrenörlerinden itip kakılan bir Rijkaard değil, Galatasaray’da geçmişte yakalanan başarılar için çalışan bir Rijkaard’tır istenilen. "Burası Türkiye, burada Futbol farklıdır" mantalitesi hakim güzel ülkemizde. Doğru! Burada futbol farklı. Burada futbol başarısız bir kompleks. Burada futbol kendi dinamikleri içinde kendini eğlendiren bir sektör. Bu karmaşanın içinden sıyrılıp başarı yakalanmak isteniyorsa, Rijkaard'ın Türk Futboluna değil, Türk Futbolu, Rijkaard'ın yetiştiği ve başarılı olduğu mantaliteye ayak uydurması lazım.
Bu öngörünün Galatasaray yönetiminde var olup olmadığı ilerki haftalar gösterecek. Eğer bir süpriz olur da, Galatasaray Rijkaard'a sahip çıkarsa, yapılmak istenen devrimin ilk gerçek adımı bu olacaktır. Destek çıkılmadığı ve ortada dolaşan iddialar, ki bunlardan biri Abdullah Avcı'dır, gerçekleşirse, devrim kapıları Galatasaray için kapanır.
0 Okur Yorumu:
Yorum Gönder