25 Ekim 2009 Pazar

Sevimsiz Derbi

Hiçbir zaman "İngilizler gibi olalım" demiyorum, "Premier League derbileri gibi olsun" da demiyorum, cünkü biz ne İngiliziz nede onlarda olduğu kadar bir spor kültürümüz var. Ama bize daha yakın olan İspanyollar kadar olabiliriz en azından be. Onların da büyük maçları ateşli ama bu kadar aciz bir görüntü içine girmiyorlar. Ne Ali Sami Yen'de, ne de Kadıköy'deki derbiler bana zevk vermiyor. Stad dışında normal insan olanlar, stad içinde yaratik gibiler. Bu hem tribündekiler hemde saha içindekiler için geçerli. Dünya'nın hangi derbisinde maç öncesi futbolcular birbirine girer, hangi maç öncesi hakemin kafası yarılır? Hangi kendini büyük zanneden takımlar futbol dışına bu kadar çıkıp kelimenin tam manasıyla "pislik" yaparak birşeyleri elde etmeye çalışır? Bunlar sadece bizim derbilerimizde var maalesef. Ve tekrar ediyorum, hem Şükrü Saracoğlu Stadı'nda hemde Ali Sami Yen Stadı'nda. Ben bu derbiyi sevmiyorum arkadaşım!

Gelelim saha içine; maç sonrası ağzından salyalar akan bazı yorumcuların iddia ettiği gibi tarihi fark falan kaçmadı Fenerbahçe adına. Galatasaray takımının ikram ettiği bazı pozisyonlar dışında Fenerbahçe oldukça kontrollü oynadığını, Galatasaray'ın sakın olduğu dönemlerde baskı kurup pozisyonlar aradığını gördük. Ancak püf noktası da "sakın olduğu dönemler" konusu. Galatasaray'ın en büyük zaafı bir türlü pişkolojisini ayarlamaması. Fenerbahçe çok hırslı oynarken, Galatasaray sinirli oynadı ve bu yüzden maça her zaman olduğu gibi 1-0 geride başladı. Fenerbahçe derbilerde her zaman daha doğru taktikleri buluyor, akıllı ve dengeli oynuyor, Galatasaray ise atak oynamaya çalışıyor. Sonuç 10 yıldır belli....

1 yorum:

  1. Derbiyi hala seviyorum ancak yazdıklarınıza da harfiyen katılıyorum. Bir Galatasaraylı olarak bizimkilerin de Fenerlilerin de yaptıkları ilkellik. Her alanda nezaketsizliğimizi cahilliğimizi gösteriyoruz ne yazık ki.

    YanıtlaSil