29 Aralık 2009 Salı
24 Aralık 2009 Perşembe
Zihniyet Farkı: Rijkaard ve Daum

Labels:
Christoph Daum,
Frank Rijkaard,
Galatasaray,
Trabzonspor
20 Aralık 2009 Pazar
19 Aralık 2009 Cumartesi
"Ordan bana iki sosisli, Başkan!"
Ezeli Rekabet, Ebedi Dostluk!

16 Aralık 2009 Çarşamba
Lincoln aşkı işsiz bırakacak

Labels:
Bundesliga,
Eintracht Frankfurt,
Lincoln,
Michael Skibbe
15 Aralık 2009 Salı
Schweinsteiger, Hoeness'e selektör yapınca...

"Yolculuk gerçekten rahat geçti, arkadaşlar. Sadece otobanda biri arkamda birden çok hızlı gelip bana devamlı selektör yaptı. Bu manyak da kim diye düşünürken, baktım ki bizim Schweini'ymiş..."
Not: Schweini, herkesin bildigi Bastian Schweinsteiger'dir...
Labels:
Bastian Schweinsteiger,
Bayern Münih,
Uli Hoeness
14 Aralık 2009 Pazartesi
Lehmann vs. Kahn 2009

13 Aralık 2009 Pazar
Piskopat Jens Lehmann

12 Aralık 2009 Cumartesi
Bundesliga'da müthiş bir cumartesi

Bayern, Bochum'da 5-1 kazandı, 10 tane atsa süpriz olmazdı. Münih doğumlu Bochum kalecisi Philipp Heerwagen daha büyük bir farkı önledi. İki sezon önce Bayern'i şampiyon yapan müthiş Luca Toni - Miroslav Klose ikilisi yerini müthiş anlaşan Mario Gomez - İvıca Olic ikilisine bıraktı. Louis van Gaal kadro ve sistem istikrarını koruyunca, başarı geldi.
Mönchengladbach - Hannover maçında atılan 8 golün 3,5 tanesi takımların kendi kalesine attığı goller oldu. Özellikle Hannoverli Constant Djakpa'nın kendi kalesine ayağının dışıyla uzak köşeye gönderdiği top inanılmazdı. Gladbach, Michael Frontzeck yönetiminde çıkışına devam ediyor. Hannover Teknik Direktör Andreas Bergmann'ın mac sonrası açıklaması güzeldi: "6 gol atıp yeniliyoruz, ne diyeyim ki ben..."
Dün Burak Kaplan'dan sonra bügün de Hamburglu Tunay Torun gol atarak iyi bir iş çıkarttı. Tunay'in Nürnberg'de attığı gol, Bundesliga'da ikinci sayısı oldu. Nürnberg'de attığı gol gerçekten çok güzeldi. Teknik Direktör Bruno Labbadia'nin demesine göre antrenmanlarda çok iyi çalıştığı için kadroya girmeyi ve oynamayı hak etti.
Labels:
Bayern Münih,
Bundesliga,
Mario Gomez,
Tunay Torun
11 Aralık 2009 Cuma
Burak Kaplan'ın Bundesliga'daki ilk golü

Labels:
Bayer Leverkusen,
Bundesliga,
Burak Kaplan,
Hertha BSC
10 Aralık 2009 Perşembe
Kim bu arkadaş?
9 Aralık 2009 Çarşamba
Golcü Sinan Bolat!
Sinan Bolat Bundesliga'yı istiyor
Juventus'a üç gol atan kaleci

Labels:
Bayern Münih,
Champions League,
Jörg Butt,
Juventus,
Louis van Gaal
Van Gaal doğruyu bulunca...

8 Aralık 2009 Salı
Luca Toni'nin Fenerbahçe transferi

Haber Kaynağı: Türk Basını
Luca Toni haberi yaklaşık 2 hafta önce bir Türk Spor gazetesinde çıktı. BİLD, o gazeteyi kaynak göstererek "Luca Toni, Türkiye'ye mı gidiyor?" diye başlık atarak böyle bir söylentiye yer verdi. Bilinmesi gereken olay şu; BİLD nerdeyse hergün mutlaka bir Toni haberi yapar ve bu haberlerin hepsinde bugüne kadar olup bitenleri hatırlatır. Bu onların kullandığı ve her yerde görülen bir haber tekniği. Olup bitenlerin içinde bir gazetemizin öne sürdüğü Toni-Fenerbahçe ilişkisi olduğu için BİLD bunu devamlı kullanıyor. Yani dün yayınlanan haberde yeni bir gelişme yok. İşin tuhaf yanı 2 hafta önce bu haberi yapan ve BİLD'in kaynağı olan bizim gazetemiz, bugün BİLD'i kaynak göstererek "Toni, Fenerbahçe'ye mi" haberini yapması.
Luca Toni'yi Fenerbahçe'ye gelir mi? Gelmeli mi?
Şu ana kadar kesin olay tek birşey var: Luca Toni devre arasında Bayern Münih'ten ayrılacak. Sezon başında göndermek istediler, olmadı. Artık devre arasında bir kulüp bulunacak. Bu kulübün büyük bir ihtimalle İtalya'da olacağını zannediyorum. Toni'nin isteği de ve açıklamaları da bu yönde. Bunun baş sebebi Dünya Kupası öncesinde göz önünde olmak. Fenerbahçe'nin, Toni'yi istediği konusunda süpheliyim ama gerçekten transfer etmek istiyorsa sadece bu Dünya Kupası kriterinden dolayı bu iş olmayacaktır. Ancak Fenerbahçe'nin Daniel Güıza gibi kaprisli bir oyuncuyla baş edemezken, en az onun kadar kaprisli ve bunun yanında Bayern Münih'te yıllık 10 Milyon Euro para kazanan ve yine benzer rakamlar isteyecek olan Toni'nin, Fenerbahçe'nin ilgilendiği bir futbolcu olmadığını tahmin etmek zor değil.
Labels:
Basın,
Bayern Münih,
Fenerbahçe,
Luca Toni,
Transfer Dedikodusu
3 Aralık 2009 Perşembe
Harika bir Ailton Röportajı

Ailton: Ben Ailton. Haberi siz mi yazdınız?
Muhabir: Evet.
Ailton: Hayatta 6. Lig'e gitmem, asla! Neden böyle birşey yazıyorsunuz?
Muhabir: Uerdingen'in Başkanı sizi transfer etmek istediğini söyledi.
Ailton: O adam menajerime Uerdingen'in 3. Lig'de oynadığını söyledi. Yalan konuşmuş!
Muhabir: Sizin teklifi geri çevirmemeniz için böyle birşey yapmış...
Ailton: Ailton'un fiziği yerinde. 2004 yılındaki kadar iyi değil, Bayern için yeterli değil ama 2. veya 3. lig için yeterli. 6. Lig için değil, asla!
Muhabir: Uerdingen'in Başkanı size aktif kariyerinizin sonrası için imkanlar sunmak istiyor.
Ailton: Ihtiyacım yok! Ailton'un Brezilya'da bir çiftliği var. Oraya döneceğim. Almanya güzel bir ülke ama 6. lig'de asla oynamam!
Muhabir: Başkanla konuştunuz mu?
Ailton: Asla! Ailton çok sinirli. O adam benim ismimle reklamını yapmak istiyor. Bunu mutlaka yazın.
Muhabir: Yazacağım. Ama Uerdingen'in Başkanı ile de konuşacağız.
Ailton: Tamam! Yarın beni arayın o zaman. Bye!
Muhabir: Bye!
***
Sonra ne mi oldu? Ailton kısa bir süre sonra Uerdingen ile 1,5 yıllık sözleşme imzaladı ve basın toplantısında ilk açıklaması bu oldu: "Ailton artık 6. Lig'de bum bum yapacak!" Bende diyorum ki; "ASLA!"
Maçları rahat izliyor musunuz?


Real Madrid iç çamaşırı...
2 Aralık 2009 Çarşamba
Yetenek siz misiniz? Yeteneksiz misiniz?

Görevlerine başlarken dört teknik adam hakkında söylenenler;
Frank Rijkaard: Kariyerli, başarılı, disiplini sağlar, gençlere önem verir, takım içinde huzuru sağlar, futbolcularla iletişimi çok iyidir, yardımcılarını dinler, sistem futbolunu çok iyi bilir ve uygulatır, yıldızlarla arası iyidir ama sadece yıldız diye kimseyi oynatmaz, yenilik getirir, iletişimi mükemmeldir, vs.
Christoph Daum: Dahidir, akıllıdir, kurt hocadır, Türkiye Ligini çok iyi bilir, takımıyla iletişimi çok iyidir, disiplin konusunda taviz vermez, taktik uzmanıdır, işine kimseyi karıştırmaz, gerektiği zaman babacan, gerektiği zaman sert bir hocadır, sorunlu futbolcuları bile kullanmayı çok iyi bilir, vs.
Mustafa Denizli: Şampiyon hoca, kurt hoca, piskolojik savaşlarını hep kazanır, rakibi iyi analiz eder, futbolcusunü iyi tanır, motivasyon uzmanıdır, Türkiye Liglerini en iyi bilendir, tecrübeliler ve gençlerin ayarını iyi yapar, dengeleri her zaman elinde tutar, yaşına rağmen heyecanlıdır, vs.
Şenol Günes: Güneşli günler gelecek, Güneş doğdu, rekorların adamı, Trabzonspor'un tek ilacı, Trabzonspor'un kurtuluş reçetesi, Trabzonspor'un ruhuni bilen tek adam, birleştirici, huzur verici, vs.
Bu dört ismin ikisi hakkında şimdi böyle düşünülüyor;
Frank Rijkaard: Disiplini sağlayamıyor, (önce) B Planı yok, (sonra) takımıyla çok oynuyor, futbolu bilmiyor, Barcelona'daki başarıları tesadüf, üç ün libero oynatıyor (?), takımı motive edemiyor, vs.
Christoph Daum: Bu işi bilmiyor, takımını tanımıyor, disiplini sağlayamıyor, (önce) belli bir düzenin dışına çıkamıyor, (sonra) sistemiyle çok oynuyor, takımının dediğini yapıyor, hedefleri kücük, takımı motive edemiyor, kaprisli, inatçı, vs.
Bu dört isminden biri hakkında yakın zamanda aşağıda yazıldığı gibi düşünülüyordu, şu an yine yukarda yazıldığı gibi anılıyor;
Mustafa Denizli: Yorgun, kafasında işi bitirmiş, canı istemiyor, aklı çeşme'de, takımıyla çok oynuyor, futbolcuları yanlış yerde oynatıyor, hep bir süpriz peşinde, yıldızlarını kullanamıyor, (önce) korkak (sonra) çok cesur, herkesi küçümsüyor, vs.
Bu dört isimden birtanesi de Şenol Güneş. O henüz yeni başladığı için "sonra bunlar konuşuldu" diyemiyoruz ama daha önce üç kere çalıştırıp ayrıldığı Trabzonspor'da nasıl zorluklar yaşadığını herkes iyi biliyor. Bu yüzden İstanbul'da çalışan üç meslektaşı hakkında yazılan ve söylenenlerin aynısını onada ayarlanacak bir müddet sonra.
Eleştirim, eleştiriye değil. Konuşulan bazı yanlışları tartışmıyorum, cünkü eleştirilecek hatalar yapılıyor ama her şeyi bu kadar siyah beyaz görmek gerçekten akıl dışı bir olaydır. Saydığım dört teknik direktörlerin takımları galip geldiğinde adam gibi adam ve iyi teknik direktör olmalarını, kaybettikleri zaman da adamlığını tartışmak ve yıllarca eğitim gördükleri ve uluslararası tecrübe kazandıkları mesleki yeteneklerini tartışmayı kabullenemiyorum. "Yetenek Sizsiniz" yarışma programından çıkmadı bu hocalar. Amatör değiller, yeteneksiz değiller. Bunun böyle olup olmadığını da, tuttukları takımların mağlubiyetine kızdıkları için canı yanan yada hizmet ettikleri muhalif kişilere yaranmaya çalışan yazarların yorumuna kalmış değildir.
Dünya Kupası Torbaları

2. Torba: Avusturalya, Yeni Zelanda, Japonya, Güney Kore, Kuzey Kore, Mexika, ABD, Honduras
3. Torba: Fildişi Sah., Ghana, Nijerya, Kamerun, Cezayir, Şili, Paraguay, Uruguay
4. Torba: Fransa, Portekiz, Isviçre, Yunanistan, Danimarka, Sırbistan, Slovakya, Slovenya
Kuralar, Cuma aksamı çekilecek...
1 Aralık 2009 Salı
Milli Takım ve Klaus Toppmöller

Labels:
Klaus Toppmöller,
Milli Takım,
Transfer Dedikodusu,
Türkiye
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)