27 Mayıs 2010 Perşembe

Franck Ribery Heykeli



Nike, Münih'in Marienplatz meydanında Franck Ribery'ye bir heykel armağan etti. Münih'in tam göbeğinde artık Fransız yıldızı atraksyonu var. Acaba sözleşmesi 2015'e kadar uzamasaydı, bu heykel dikilir miydi?

26 Mayıs 2010 Çarşamba

Mesut ve Serdar'a seviniyor musunuz?

Dünya Kupası üç hafta sonra başlıyor ve yaklaştığımız hergün, katılamama acısı biraz daha büyüyor. Bugünlerde Almanya’da yaşamak Türk bir futbol seveni için büyük bir ızdırap. Michael Ballack, Rene Adler ve Christian Träsch gibi önemli oyuncuların sakatlığına rağmen, Güney Afrika heyecanı üst düzeyde Almanlarda.

Biz ise Amerika’da, Türk yürüyüşüne katıldığımızla, Çek Cumhuriyetini yendiğimizle yetinebiliyoruz en fazla. Böyle olmamalıydı, gitmeliydik Güney Afrika’ya, “bizde varız” demeliydik ama boşuna kürek sallıyorum – yokuz işte…

Biz yokuz ama bizden olanlar orda; en azından bizden olduğunu düşündüklerimiz: Mesut Özil ve Serdar Taşçı, Almanya Milli Takımı’nda oynayacak bu Dünya Kupası’nda. Teknik Direktör Joachim Löw, hem Mesut’un hemde Serdar’ın 23 kişilik kadroda kesin olarak olacağını açıkladı.

Peki onlarla sevinebiliyor muyuz? Onların bizi orda temsil ettiğine alkış tutuyor muyuz? Ya da daha vahimi: Onların bizi, yani Türkleri, gerçekten temsil ettiğini düşünüyor muyuz? Genel görüntü bunun böyle olmadığı yönünde.

Bazı gelişmelerin nabzını tutmak için günümüzün en önemli alanları, internet sitelerinde yorumlardır. Forumlar, Twitter, haber altındaki yorumlar – insanların düşünceleri hangi yönde olduğunu öğrenmek için ideal ortamlar.

Serdar ve Mesut hakkındaki yorumları okuyunca „bizi sattılar“ yönünde bir eğilim var. „Onlar bizden değil, Türkiye’yi seçmediler“ deniliyor. Ancak bu çocukların gerçek düşüncelerini bilenler var mı? Örneğin Serdar’ın Türk Milli Takımı’nda oynamak için çok uğraştığını? Mesut’u ikna etmek için bizden yardımcı antrenör giderken, Almanlar, Başbakanlarını gönderdiklerini? Bilmiyorlar. Bilmiyoruz.

Mesut ve Serdar istisna değiller. Bu konuda hakkında konuştuğum bir sürü genç futbolcu var. İlgilenen olmadığını söylüyorlar. Şu an Ümit Milli Takımımızın gözdeleri bile bu konuda dert yanıyor. Türk takımlarının zaferlerinde Almanya sokaklarına düşen birçok genç, daha sonra Almanya Milli Takımlarını tercih etmek zorunda kalıyor.

Almanya’nın en önemli stoperlerinden biri olan Ömer Toprak, geçirdiği bir kaza nedeniyle Almanya Milli Takımı’nda bügüne kadar oynamadı. Ama zannediyorum ki Dünya Kupası sonrası bu değişecek. Sayısız kez Bundesliga’da top koşturan Ömer ile bizim Federasyon da ilgilendi ama ona „önce bi Ümit Milli Takımi’nda oyna, gerisine bakarız“ dendi. Almanlar ise direk A takımı teklif edecekler. Ömer’i kaçırıyoruz, haberiniz olsun.

İlkay Gündoğan gibi Bundesliga’nın en yetenekli oyuncularından birtanesini niye kimse farkedip, „kardeşim bizde oynamak ister mısin“ demiyor? Niye daha 18 yaşındayken „benim tek tercihim Almanya’dır“ diyebiliyor?


Euro 2016 adaylığı için yoğun uğraş veren Federasyon, umarım bu konuda da çalışmalar başlatır ve bu değerli çocukları kazanırız. Aksi taktirde „bizi niye sattın“ diye onları yerden yere vurmayalım.

Nuri Şahin daha ne yapmalı?

Bu bağlamda başka bir soruna da temas edelim. Yeni biten Bundesliga sezonunun çok önemli oyuncuları vardı. Arjen Robben, Bayern Münih’de harikalar yarattı. Edin Dzeko gol kralı oldu ve Milan yoluna düştü, Rene Adler, Leverkusen kalesinde devleşti. Schalke’de Kevin Kuranyi harikalar yarattı. Bastian Schweinsteiger eski günlerine döndü. Bundesliga 2009/10 sezonunun en iyi karmalarına giren bir de Türk oyuncusu var: Nuri Şahin.

Dortmund orta sahasının değişmez ismiydi Nuri. Teknik Direktörü Jürgen Klopp onun için „Bundesliga takımlarının en genç lider oyuncusu“ diyor. Takımında kaptanlık yapıyor ve Avrupa takımları onu gündemine aldı. Nuri’nin iki sezondur inanılmaz yükselişini fark etmeyenler ise, Türk Futbol Federasyonu ve Teknik Direktörleri. Bu çocuk Milli Takım’ın değişmesi olmak için daha ne yapmalı?

23 Mayıs 2010 Pazar

Bayern Münih, ikinciliği kutluyor!






Takım, Allianz Arena'dan şehir içine 3 saatte konvoy halinde gidip, belediye sarayın balkonunda onbilerce tarafından kutlandı. En büyük sevgi seli 2015'e kadar sözleşmesini uzatan Franck Riber'ye vardı. Bu arada balkon üstündeki moderasyonu Teknik Direktör Louis van Gaal üstlendi...

7 Mayıs 2010 Cuma

Pascal Nouma

Fransa'da doğdu, Beşiktaşlı oldu...
Resim kaynağı: Spox.com

Karşınızda: Audi A1 Arjen Robben

Audi, ana sponsoru olduğu Bayern Münih'i şampiyonluğa taşıyan Arjen Robben'in şerefine özel Audi A1 Arjen Robben modelini tanıttı...

5 Mayıs 2010 Çarşamba

Löw'ün kaleci tercihleri: Neuer ve Butt

Almanların en çok sevdiği konulardan birtanesi kalecileridir. Haklılar, o kadar çok fazla kaliteli kalecileri var ki, Dünya Kupasına katılan her ülkeye bir tane kaleci verseler, kendilerine yine 2,3 tane kalır. Ama bu bollukta bile Almanları sıkıntı basmış durumda.

Güney Afrika'daki Dünya Kupası için ilk etapta Robert Enke düşünülürken, Hannoverli'nin intiharı bu planları suya düşürdü. Bu sefer Leverkusen'in müthiş çocuğu Rene Adler geçti kaleye ve performansı ile "bu iş tamamdır beyler" dedirtti. Ancak bundan dört hafta önce kaburgasındaki bir kırık önce korkutsa da, genç kalecinin son Hertha BSC maçında sahalara dönmesiyle sorun çözülmüş gibi gözüktü. Ancak kötü haber dün geldi: Adler'in yine bir kaburgası kırıldı ve Leverkusenli, Löw'ü telefonla arayayarak "ben katılamayacağım hocam" bilgisini verdi. "Almanya'nın Dünya Kupası'nda kalecisi kim olacak" sorusundaki heyecan nerdeyse 2006 Kahn - Lehmann kapışmasını geçti.

Hemen belirtelim; büyük bir ihtimalle Schalke'nin kalecisi Manuel Neuer bu amansız yarışın galibi olacak. Bayern Münıh'in de ısrarla istediği Neuer stil olarak Oliver Kahn'a çok benziyor, ancak topa oyuna söküşü ve tekniği Kahn'dan çok iyi. Bremenli Tim Wiese çok iyi bir kaleci olsa da, belki de en iyi sezonunu geçirse de, toplumdaki ve Almanya Futbol Federasyonun'daki eksik kredisi ile en fazla yedek soyunacak. Almanya'nın gündemini meşgul eden başka bir konu ise 3. kalecinin kim olacağı. Kimisi Jens Lehmann'i bile önerirken, bu konuda favori Roman Weidenfeller gösteriliyordu, keza Dortmundlu da bir daveti çoktan hak etmişti. Ancak Joachim Löw, Bayern Münihli Hans-Jörg Butt'u çağıracak ve bu oyuncuya 35 yaşında ilk kez elde ettigi şampiyonluktan sonra bir hediye daha verecek.

3 Mayıs 2010 Pazartesi

Ümit Özat, Sovyetler Birliği'ne de gider mi?

Dünya Haritasındaki bazı değişimlerden keşke bazı gazetelerde haberdar olsaydı...
(Resime tıklayın lütfen)