17 Şubat 2011 Perşembe

Ufuk Talay

Bir zamanlar Galatasaray'da oynuyordu. Futbolundan daha çok atılan goller sonrası sevinç gösterilerinde takımın "resimini çeken" oyuncu olarak akıllarda kaldı. Daha sonra Bursaspor gibi kulüplere kiralandı, ancak kariyerin önemli bölümünü doğduğu Avusturalya da geçirdi. Ufuk Talay son olarak kaptanlığını yaptığı Fury'de oynadı ve geçtiğimiz haftalarda futbolu bırakma kararı aldı. Jübilesi ise dün Ufuk Talay Takımı ile Allstar Takımı arasında yapıldı. Ufuk Talay'ın takımının Teknik Direktörlüğünü Mark Bosnich yaptı...

Kabul edelim, çoğumuz Ufuk Talay'ı unuttuk...



4 Şubat 2011 Cuma

Tuncay, Duracell tavşanı Oliç ve Wolfsburg

Bundesliga’nın 2009 şampiyonu VfL Wolfsburg ile 60 yıla aşkın şampiyonluk adayı Schalke 04’ün arasında geçen yarış aslında daha çok Bundesliga’daki zirve mücadelesi için bekleniyordu. İki kulübün beklentilerin çok altında performans göstermesi, yarışı futbol sahalarından, transfer pazarına taşıdı. Özellikle transferin son günlerinde "Kim daha çok transfer yapacak" yarışını izler olduk adeta.

Schalke, İvan Rakitic’i Sevilla’ya satarken, Jefferson Farfan’ı (özellikle Wolfsburg’a) iyi bir paraya pazarlamaya çalıştı ama başarılı olamadı. Bu esnada Rosenborg’dan Anthony Annan, İran’dan Ali Karimi ve Fransa’da (ve Euro 2004’den sonra her yerde) bekleneni veremeyen Angelos Charisteas’ı kadrosuna kattı. Felix Magath’ın eski kulübü Wolfsburg ise Edin Dzeko’nun Manchester City’ye rekor transferi sonucunda doğan imkanları kullanarak, tam altı oyuncuyu renklerine bağladı: Dieumerci Mbokanı, Ja-Cheoul Koo, Jan Polak, Yohandry Orozco, Patrick Helmes ve Tuncay Şanlı, Volkswagen’in futbol departmanına transfer oldu. Koo ve Orozco’yu izleme imkanımız çok fazla olmayacak kısa vadede, daha çok geleceğe yönelik isimler. Polak, Helmes ve özellikle Tuncay’dan beklentiler ise bir hayli fazla.

8 Milyon Euro’ya transfer edilen Helmes’in, Alman Milli Takımı oyuncusu olması nedeniyle en büyük ilgiyi gördü. Ancak Tuncay, Helmes’in tahtını zorlamaya şimdiden başladı ve kısa bir süre içinde zirveye oturacağına dair olumlu veriler var. Futbolseverlerin nabzını tutan ve aslında yönlendiren Bild gazetesi, Tuncay Şanlı transferini, İnternet sayfasında "Türklerin kaptanı Wolfsburg’da" diye manşetten vermişti. Basın toplantısı ve ilk antrenmanı da manşet konusuydu. Tuncay, gerek Türk Milli Takımı, gerekse İngiltere deneyimi nedeniyle ortalama Alman futbolseverin tanıdığı bir oyuncu. Özellikle Türk Milli Takımı’nın Euro 2008’deki görüntüsü hala zihinlerde. Wolfsburg’daki beklentiler ile Euro 2008 Türkiye’si örtüşüyor. Menajer Dieter Hoeness, Tuncay’ın "agresif" ve "koşan" bir oyuncu olmasına vurgu yapıyor. Wolfsburg’un resmi internet sitesindeki taraftar forumunda konuşulanlar da bu yönde. „Tuncay, bu ruhsuz takıma ruh katacaktır. Euro 2008’deki Türkiye ruhunu biraz olsun takıma yansıtsa, bize yeter“ diyor bir taraftar. Bir başkası ise, Tuncay’ı Bundesliga’nın Duracell tavşanı Ivica Oliç ile kıyaslıyor. "Umarım Tuncay bizim Oliç’imiz olur" yorumu, hem ilginç hemde bir o kadar güzel ve önemli.

Tuncay teknik, taktik konulardan öte, sadece bu kriteri merkeze alarak doğru bir lige transfer oldu. Premier League ile Bundesliga’yı benzer kılan şey, mücadelenin önemi. Ne kadar taraftarların oyunun güzelliğine önem verse de, mücadele her zaman Bundesliga kulüplerinde rağbet görmüştür. Ribery ve Robben’e rağmen Bayern Münih taraftarların en sevdiği futbolcu Olic ise, Almanya Milli Takım’ın kült oyuncuları Berti Vogts, Matthias Sammer ve Oliver Kahn ise, Bundesliga sonuncusu Borussia Mänchengladbach hala her maçını dopdolu tribünler karşısında oynuyor ise ve kendi evinde hala bir galibiyeti olmamasına rağmen, maçlardan sonra bütün tribünler tarafından alkışlanıyor ise, bu bir futbol kültürü ve toplum mantalitesinin göstergesi. Tuncay’ın bu kültüre uygun bir karakter olduğu aşikar.

Bunun dışında Wolfsburg’un taktik düzeninde Tuncay’ın nasıl bir rol oynayacağı önemli. Steve McClaren’in aklında 4-2-3-1 sistemi yatıyor geldiğinden beri. Neyse ki, bu düzende oynatmak için elinde doğru futbolcular yoktu bugüne kadar. Yapılan transferler sonrası, McClaren’in kafasındaki şablona uygun bir takımın çıkması ihtimali yükseldi. Tuncay’ın tek forvet Helmes’in arkasındaki üçlü de yer alması bekleniyor. Ortada Diego’nun değişmez bir isim olduğunu düşünürsek, sol tarafta Tuncay’ı görebiliriz. McClaren, Tuncay’ın çabukluğu ve dinamik oyunundan faydalanmak için, Milli futbolcuyu kanatta düşünüyor. 4-2-3-1’li Wolfsburg’da Tuncay için iki ihtimal daha var; sağ tarafta hala sıkıntının olması nedeniyle, McClaren’in, Tuncay’ı burada da kullanabileceği konuşuluyor. Üçüncü ihtimal ise en uçta oynaması. Ancak burada Helmes, Grafite, Mandzukiç ve Mbokanı ile sert bir rekabet olacaktır.

Bu rekabet Wolfsburg’un mevcut 4-4-2 sistemi için de geçerli. Ne kadar basının ve yeni transfer Helmes’in beklentisi "Helmes-Grafite" ikilisi olsa da, Grafite’nin şampiyonluk yılından beri istikrarlı düşüşü, Brezilyalı oyuncuyu giderek tartışılır hale getiriyor. Grafite için devre arasında cazip bir teklif gelseydi, Wolfsburg, Dzeko’dan sonra Grafite’yi de satmayı düşünüyordu. Bu konuda sezon sonunda bir gelişmenin olacağı ihtimali özellikle son transferlerden sonra giderek arttı. Eğer McClaren 4-4-2’de devam etme kararı alırsa, Tuncay’ın Helmes’in yanında ileri uçta oynama şansı var.

Başarısız bir ilk yarı sonrası, Ingiliz teknik direktör McClaren’den beklentiler yeni bir Wolfsburg’un yaratılması. Bu yeni oluşumda Tuncay, Helmes ve Polak gibi yeni transferler mutlaka yer alacaktır.

Son olarak Tuncay’dan saha dışında da bilindik bir beklenti var. Taraftar ve tribün kültürü henüz gelişen Wolfsburg’a yeni (Türk) seyirciler kazandırılması konusunda, Tuncay’ın çekici bir faktör olması özellikle Volkswagen yönetiminde konuşuluyor. Benzer bir hamle daha önce Andrea Barzagli ve Christian Zaccardo ile yapılmıştı, ancak Wolfsburg’da yoğunlukla bulunan İtalyan vatandaşlar, Volkswagen Arena’ya rağbet göstermemişti. Tuncay için özellikle çevre illerden Türk seyircilerin gelmesi bekleniyor. Tuncay’ın Twitter üzerinden "hem evde hem deplasmanda sizinle buluşmak için sabırsızlanıyorum" mesajı yeni dönemin başlangıcı olarak görülebilir.

NTVSPOR.net yazisidir - tiklayiniz

misli.com: Bundesliga - 21. hafta tahminleri

(112) Dortmund - Schalke | Seçim X | Oran 3,30

Almanya’nın tartışmasız en büyük derbisi! Uzun zamandır ilk defa derbinin bu kadar belirli bir şekilde bir favorisi var. Dortmund’un şampiyonluk yolundaki emin adımları, Schalke sayısız transferine rağmen yaşadığı düşüş, Borussia’yı ön plana çikarıyor. Ama dikkat; Schalke, Dortmund’a son yıllarda çok ters geliyor. Son 24 maçının sadece 3 tanesini kazanabildi Dortmund, Schalke karşısında. Signal İduna Park’ta seri daha da vahim gözüküyor: Dortmund, Signal İduna Park’ta Schalke ile oynadığı son 11 maçının sadece 1 tanesini kazanabildi. Form durumu Dortmund, istatistikler Schalke diyor – ben ise beraberlik diyorum. Schalke için yılın maçı olacak, Dortmund sahaya sakat olan Neven Subotic’siz ve bilindiği gibi Kagawa’sız çıkacak. Bu da önemli bir handikap.

(146) Köln - Bayern | Seçim Alt | Oran 2,30

Köln 16 yıldır Bayern Münih’i kendi evinde yenemiyor. En son Nisan 1995’te 3:1 kazanmışlardı. O zamanlar kalede İllgner, forvette Labbadia ve Polster vardı, Bayern’de Kostadinov, Scholl ve Helmer gibi oyuncular vardı. Ama dikkat; Louis van Gaal’ın Bundesliga’ya gelişinden beri yenemediği iki takım var; Leverkusen ve Köln. Bayern’in bu sezon ki deplasman karnesine bakarsak, Bayern için çok zor bir maç gibi duruyor. Alt olacağını düşünüyorum. Riski sevenler ise, ilk yarı 0 ikinci yarı 1 seçeneğini düşünebilir. Bu maçın en motive ismi kuşkusuz Köln kalecisi Michael Rensing olacaktır; Bayern’de uzun yıllar yedek bekleyip, kısa bir dönem oynadıktan sonra kapının önüne koyuldu.

(147) Hannover - Wolfsburg | Seçim X | Oran 3,10

Tuncay transferinden sonra, Bundesliga’da ilk maçını Hannover deplasmanında oynayacak. Niedersachsen derbisinde son yıllarda üstünlüğü sağlayan bir Wolfsburg var, son 6 maçın hepsini kazanabildiler, çoğu maçı da farklı kazandılar. Ancak Hannover 96 hiç olmadığı kadar iyi bir grafik çiziyor bu sezon, son maçlarda bir düşüş yaşasalarda, Mirko Slomka’nın takımı kuşkusuz bu sezonun en büyük süprizlerinden birtanesi. Kesin bir favoriyi kestirmek güç, Wolfsburg’un son transferlerinden sonra nasıl bir görüntü çizeceği muamma. Beraberlik ön plana çıkan sonuç.

(148) Hoffenheim - Kaiserslautern | Seçim 1 | Oran 1,60

Frankfurt ile birlikte ikinci yarı galibiyeti olmayan tek takım Kaiserslautern. Hoffenheim ise Schalke’yi yenmenin mutluluğunu yaşadı geçen hafta. Hoffenheim’ın yeni Teknik Direktörü Marco Pezzauioli’nin oyun mantalitesi eski Teknik Direktörü Ralf Rangnick’e çok uzak değil. Ofansif, golü düşünen bir futbol oynatıyor ve açıkçası Bundesliga’ya yeni bir soluk getirmeye aday bir Teknik Direktör. Yeni trnasfer Ryan Babel’i de iyi kullanmaya başladı. Kaiserslautern karşısında rahat bir galibiyet alacaklardır, hatta üst seçeneği düşünebilir bahis severler.

(149) Mainz - Bremen | Seçim Alt | Oran 1,70

Bremen yenilirse, Bundesliga tarihinde 500. mağlubiyetini alacak. Bu tarihi mağlubiyeti almaya çok yakınlar. Werder Bremen’in Bundesliga’da kalacağına bile şüphe duymaya başladım artık. Kadro kalitesi düşük, oyuncuların bazıları formsuz, bazıları isteksiz. Teknik Direktör Thomas Schaaf’in da başvurduğu yöntem kalmadı. Kaleci Tim Wiese’nin üç maç cezalı olması da ayrı bir handikap. Bremen’in tek umut kaynağı, Mainz’in kendi evine gol kısırlığı çekmesi. Mainz’da Adam Szalai’ın sezonu kapatması moralleri bozdu ama Bremen karşısında favoriler. Alt veya Mainz galibiyeti öne çıkan opsiyonlar.

(150) Nürnberg - Leverkusen | Seçim Üst | Oran 1,60

Nürnberg „ya herro ya merro“ sezonu oynuyor. Özellikle iç saha maçlarında ya yendiler, ya da yenildiler. Beraberlikleri henüz yok. Bunu takımın genç yapısına bağlamak gerekiyor. Leverkusen’de kazanmayı çok seven bir takım; oynadıkları son 30 maçının sadece üçünde mağlubiyet yüzü gördüler. Dortmund ile birlikte en iyi seriye sahipler. Son dönemlerde Nürnberg’in Leverkusen’e ters geldiğini düşünürsek, çok çekişmeli ve bir o kadar da zevkli bir maç olacaktır. Çok gol izleyeceğimiz düşünüyorum. Leverkusen galibiyeti de yakın bir ihtimal.

(232) Mönchengladbach - Stuttgart | Seçim 2 | Oran 2,20

Tartışmasız haftanın en önemli maçı. Şahsi yorumum; bu maçı kaybeden küme düşer. İlk yarıdaki maçı Stuttgart 7-0 kazanıp, sezona iyi bir gidişat alma konusunda umutlanmıştı ama iki takım sezonun son sıralarına demir atmış durumda. Stuttgart, Bruno Labbadia ile daha organize bir görüntü verse de, ofansif hattında sıkıntı çekiyor. Labbadia’nın oynattığı takımların genelde hücum anlamında güçlü olduğunu düşünürsek, bir tezat var. Gladbach deplasmanında yinede şanssız görmüyorum Stuttgart’ı. Borussia’nın evinde hala bir galibiyeti yok, son dört maçı üstüste yenildiler Borussia Park’ta. Yeni transferler Mönchengladbach’ı umutlandırsa da, zor bir maç onları bekliyor. Stuttgart organizasyonu yine son maçlardaki gibi sağlarsa, önemli bir üç puanı elde edebilir.

(333) Hamburg - St. Pauli | Seçim 1 | Oran 1,50

Derbi haftasında finali Hamburglular yapacak. St. Pauli tam 33 yıldır Hamburg karşısında galibiyet alamadı. Bunun dışında deplasman karneleri de parlak değil. Hamburg ise bir çıkış sinyali veriyor son haftalarda, yönetimdeki sorunlar haledilmiş gözüküyor ve Teknik Direktör Armin Veh daha iyi şartlarda çalışabiliyor. Ruud van Niştelrooy’un Real Madrid’e gitmek istemesi ve bunun getirdiği tartışmalar da ortadan kalktı. Veh’in, Ruud van Nistelrooy yerine Mladen Petric’i oynatması bekleniyor. Hamburg derbinin kesin favorisi, ayrıca çok gollü bir maç olacağını da tahmin ediyorum.

(349) Freiburg - St. Pauli | Seçim 1 | Oran 1,90

Bu ligin en sempatik teknik adamlarından iki tanesi karşı karşıya geliyor; Robin Dutt ve Michael Skibbe futbol için önemli kazançlar ve ortaya koydukları performans övgüyü hakediyor. Freiburg, tarihinin en iyi sezonunu geçiriyor, son altı maçta 3 galibiyet, 3 beraberlik aldılar. Bundesliga’da en uzun yenilmezlik serisi Freiburg’da. Frankfurt’da ise ilk yarıda olduğu gibi yine kötü bir başlangıç konuldu ortaya. 2011’de henüz gol ve puanları yok. Freiburg’un bir adım öne çıktığını rahatlıkla söyleyebiliriz.

3 Şubat 2011 Perşembe

Ertuğrul Sağlam: „Konuşulmamak işimize geliyor!“

Bursaspor’un başarılı Teknik Direktörü Ertuğrul Sağlam, SPOX.com’a özel röportaj verdi. Sağlam, Bursaspor’un potansiyeli hakkında ümitli mesajlar verirken, yeşil beyazlı kulübün geçen sezonki şampiyonluğuna rağmen, bu sezonki yarışta medya tarafından dikkate alınmamasını „anormal“ diye yorumladı. Türk Futbolundaki genç oyuncuların yetişmemesi konusunda da
konuşan Sağlam, yabancı sayısının azatılması fikrini ortaya koydu.

Ertuğrul Sağlam’ın açıklamaları:

Kenny Miller: „Çok önemli bir oyuncu ve önemli bir golcü. Gol yollarında eksikliğimizi gidereceğine inanıyoruz. Forvet bölgesinde Sercan ve Turgay gibi önemli oyuncularımız var ama sezon başında Arjantin’den Nunez’i aldık ve onun performans düşüklüğü bizi bir arayışa sürükledi. Miller’in, İskoçya’da attığı gollerini, burada da atacağını ümit ediyoruz.“

Miller gibi ünlü oyuncuların Bursaspor’u tercih etmesi: „Miller’e Birmingham ve
Fiorentina’dan da teklif vardı. Bizim Şampiyonlar Ligi’nde oynamamız, yine şampiyonluk yarışı içerisinde olmamız, oyuncunun bizi tercih etmesine sebep oldu. Bursaspor olarak böyle ciddi bir transferi, ilk defa yaptık, bu da mutluluk verici.“

Bursaspor’un potansiyeli: „Burası Futbol adına önemli bir şehir. Futbol tutkuyla yaşanıyor, taraftarlık bilinci üst seviyede ve önemli bir taraftar kitlemiz var, takıma doğrudan destekleri var. Bursa bunun dışında Bursa önemli bir medya gücüne sahip. Futbolda başarıyı getirecek birçok unsuru bir arada topluyor bu şehir. Ürettiğiniz başarılar çok direkt olarak desteklenebiliyor. Futbolda doğru çalıştığınız zaman, düşük bütçelerle de başarıyı yakalayabilirsiniz. Bunu da biz gösterdik.“

Bursaspor’un şampiyonluk yarışında konuşulmaması: „Şampiyon takım ve bu
sezonun ikincisi olarak, medyada yer bulmamak, konuşulmamak anormal bir durum ama bizi çok fazla rahatsız etmiyor. İşimize de geliyor açıkçası. Umarım geçtiğimiz sezon olduğu gibi, bu sezon da şampiyon olduğumuz zaman fark eder insanlar bizi. Şimdi çok fazla ilgilenmesinler, ortaya başarı ortaya çıktığı zaman ilgilensinler.“

Türk Futbol’unda devrim: „Henüz bir devrim var diyemeyiz. Sadece kapısını araladık. Bir devrimin olması için, bu sene başka bir anadolu takımın da şampiyon olması gerekiyor. Bu biz de olabiliriz, başkası da olabilir.“

Şampiyonluk yarışı: „Trabzonspor ve Kayserispor iyi gidiyor. Fenerbahçe de bu yarışın içersinde olacaktır. Beşiktaş’ın nasıl bir performans göstereceğini görmek lazım. Bu yarış sonuna kadar devam edecektir.“

Almanya’nın altyapı konusunda Türkiye’ye örnek olması: „Bütün dünyada Futbol
ile alakalı alınan tedbirleri bize nasıl uyarlanacağını araştırmak gerekiyor. Bizde nasıl uygulanabileceğini düşünmek gerekiyor. Türkiye’de son yıllarda genç futbolcu yetişmiyor. Ne kadar bizde çok yabancı kullanıyor gibi görünsek de, yabancı sayısının çok fazla rol oynadığını düşünüyorum. Yabancı sayısının azaltılması bu konuda bir tedbir olabilir.“

Üst düzey yabancı teknik direktörlerin başarısızlığı: „Kesinlikle yabancı hocaya karşı değilim, bizde birçok yabancı hocayla çalıştık ve çok şey öğrendik. Ama bizim ülkemizde bakışı açısı biraz farklı. Gelen antrenöre üç yıllık mukavele veriyoruz ama altı ay sonra hesap sorabiliyoruz: ‚Altı ayda niye başarı üremetedin’. Yerli olsun, yabancı olsun – felsefesini yerleştirmek için zaman vermemiz gerekiyor antrenörlere.“

Hedefleri: „Her antrenörün hayalinde Milli Takım çalıştırmak vardır. Benimde bu hayalim var ama şimdi değil, onunda zamanı gelecek. O mevkiyi haketmemiz gerekiyor. Türk antrenörlerin başka bir hedefi de, Avrupa’da bir takım çalıştırmak. Ben Bursa şehrini ve Bursaspor’u tanıdıktan sonra, Avrupa’da bir takım çalıştırmaktan ziyade, Bursaspor’u nasıl bir Avrupa takımı yapabiliriz diye ciddi anlamda düşünmeye başladım. Bursa’da bu potansiyel var. Ciddi bir planlama ile 3,4 sene içinde bir Avrupa takımı haline gelebiliriz.“