27 Temmuz 2010 Salı

Bayern'in Bankoları: Diego Contento ve Holger Badstuber

Bayern Münih iki sezon önce olduğu gibi transfer dönemini yine boş geçecek. Kiradan geri dönen Toni Kroos ve Breno, bir de altyapıdan yükselen ve takımın yeni kaleci yedeği olan Thomas Kraft dışında yeni isimler yok kadroda. Benficalı Fabio Coentrao'yu çok istediler, yüksek bonservis bedeli nedeniyle vazgeçildi. Ajax'lı Gregory van der Wiel ise hem pahalı, hemde sağ bek olduğu için cazip gelmedi. Bayern'in yeni dönemi ile ilgili önümüzdeki günlerde daha uzun bir analiz yazacağım, ancak önemli bir, iki gelişmeyi şimdiden paylaşmak lazım. Transfer yapılmadığı için, içerden bazı seçeneklere başvuracaklar. Özellikle solbekte Diego Contento dönemi tamamiyle başlayacak. Geçen sezon birçok maçta oynayan Contento, şimdi sezon başı itibariyle yerini garantiledi. Geçen sezon olduğu gibi yine yerini garantileyen başka bir isim Holger Badstuber oldu. Louis van Gaal'in "stoperlerden biri sol ayaklı olacak" kriterine sadece Badstuber'in uyması, onu eşsiz kılıyor. Solbekte kötü deneyimleri nedeniyle, orada oynama şansı yok artık. Bu durumda Badstuber'in yanında yine Daniel van Buyten ve Martin Demichelis yarışacak. Sakatlığı düzelmesi durumunda bunlara Breno da katılacak. Peşin olarak söyleyelim; bu yarışın galibi Van Buyten olmazsa, büyük süpriz olur. Demichelis'in bazen fazla rahat olması ve dikkatinin dağılması, Van Gaal'in disiplin yapısına uymuyor. Van Buyten, Demichelis'ten daha iyi bir oyuncu olmamasına rağmen, daha istikrarlı olması, onu avantajlı kılıyor. Defans bölgesinde soru işareti olmayan tek bölge sağ taraf: Philipp Lahm'i kesecek biri yok, Bayern yönetimi, Görlitz ve Lell gibi iki yedeğini de gönderdi. Lahm sakatlanırsa, ilk aday Hamit olur.

8 Temmuz 2010 Perşembe

Raphael Honigstein'ın "Lorik Cana" Yorumu

Raphael Honigstein çok beğendiğim bir gazeteci. 15 yıldır Londra'da yaşıyor, "Guardian" ve "BBC" de yorumculuk yapıyor. Premier League esnasında her hafta SPOX.com'da da İngiltere ligi hakkında yazıyor. Cana hakkında bilgi toplarken, geçtiğimiz sezonun öncesindeki Honigstein'ın, "Premier League'in en iyi 10 transferi" makalesini buldum. İlk sırada Galatasaray'ın bugün transfer ettiği, o zamanlar Sunderland'ın Marsilya'dan aldığı Lorik Cana var. Yazının başlığı "Arnavut canavarı herkesi gölgede bırakıyor".

Honigstein'ın yorumu:

"Lorik Cana (Sunderland, 6,5 Milyon Euro): Bu da kim? Haklı bir soru, ama kim olduğunu öğrenmek uzun sürmeyecek. Arnavut oyuncu tam bir canavar, süpürücü, oyun kurucu, lider ve gerekirse aynı anda bir stoper. France Football İngiltere muhabiri Philippe Auclair'in demesine göre "yeteneğine bakarak, bonservisi bedeli şaka gibi". 26 yaşındaki Cana liderlik vasıfları nedeniyle Marsilya'nın kaptanıydı ve Sunderland'in ilk maçından önce de Steve Bruce'dan pazubandı kaptı. Premier League için inanılmaz bir hareket - ama Cana da inanılmaz iyi bir oyuncu."

6 Temmuz 2010 Salı

Keita transferi: En azından sezon başında sattılar

Hedefe doğru koşarken, Fernando Meira satılmıştı, Hamburg maçında Harry Kewell stoper oynadı. Hedefe doğru koşarken, Shabani Nonda satılmıştı, Galatasaray, Atletico Madrid maçlarında forvetsiz oynadı. Meira'da sorun paraydı, futbolcuların alacakları ödendi. Nonda'da sorun sakatlıktı. Bu sefer Nonda'nin kankası Abdul Kader Keita satıldı. Sorun neydi? Büyük ihtimal yine para. Galatasaray geçen sezon yaptığı transferleri "Şampiyonlar Ligi'ne katılırız" hesabı üzerine yaptı, yani kesin olmayan bir gelirle bütçe hazırladı. Çarsı, ev, hesap üçgeni tutmayınca, eldeki para eden adamlar teker teker gidiyor. Keita'yı satmakla doğru bir iş mi yaptılar? Taraftarın en sevdiği, Galatasaray futboluna en çok renk katan adamı göndermek sorusuna, sportif açıdan ne cevap verilir, bilemiyorum. İki açıdan transfere olumlu bakmak lazım. Birincisi 7,5 Milyon'a aldığın adamı, Şampiyonlar Ligi'ne katılmadan, 8 küsüre satabiliyorsun, hemde peşin. Kampanyasız. İkincisi ise bu sefer para eden oyuncuları sezonun ortasında, en lazım olduğu dönemlerde değil, sezonun başında satabildiler. Başarı hanesine yazalım mı bunu? İyi niyetliyim bugün; yazalım...

Lahm vs. Ballack | Almanya karıştı

Almanların, İspanya maçı öncesi canı sıkılmış olacak ki, yine ortalığı karıştırdılar. Michael Ballack'ın sakatlığı sonrası kaptanlığa getirilen Philipp Lahm, kaptan olduğu günlerde yaptığı "Dünya Kupası'ndan sonra kaptan yine Michael Ballack'tır" açıklamasından sonra, dün BİLD'e söyledikleri ile "patron benim" mesajı verdi. "Kaptan kalmak istiyorum, bu görevi yaparken mutluluk yaşıyorum. Niye kendi isteğimle bu kaptanlığı bırakayım ki?" sözleri, sakat olan ve Dünya Kupası'ndan sonra takıma dönmesi beklenen Ballack'ı hedef aldı. "Ballack bu takıma lazım mı?" sorusuna Lahm'ın "bunun cevabını evet yada hayır vermem döğru olmaz" sözleri fazlasıyla manidar. Sakatlığına rağmen Almanya Milli Takımı'nda bulunan ve takıma destek vermeye çalışan Ballack, bu gelişmelerden sonra sakatlığını bahane ederek kampı terk etti."Sakatlığımin iyileşme süreci beklediğimden iyi gidiyor, ancak rehabilitasyon için gerekli şartları burada bulamıyorum." Ballack, Lüksemburg'in yolunu tuttu. Dünya Kupası'nın sonuna kadar takımla beraber kalması bekleniyordu. Lahm'in BİLD'e verdiği röportaj, Alman Futbol Federasyonun'dan izinsiz yapılmış. Lahm aynı hareketi daha önce Bayern Münih'te, Süddeutsche Zeitung'da kendi takım arkadaşlarını yerden yere vurarak yapmıştı. Bunların arkasında menajeri Roman Grill var. Kendi oyuncularının daha çok gündemde olmasını istiyor.

4 Temmuz 2010 Pazar

Almanya - Arjantin ve Messi'nin kuzeni

Resimde, 1860 Münih'in futbolcuları var. Oynadıkları bir hazırlık maçı sonrası Almanya - Arjantin maçını izliyorlar ve haliyle mutlular. Aralarında tek mutsuz olan biri var - en ön sırada; Emanuel Biancucchi: Lionel Messi'nin öz kuzeni ve 1860'in oyun kurucusu...

Schalke'nin Raul tercihi

Babasının yaşadığı Puerto Rico'da tatil yapıp, ülkesine dönen Schalke Teknik Direktörü ve Sportif Direktörü Felix Magath'in ilk işi Schalke'nın yönetimine basın yoluyla sataşmak olmuştu geçtiğimiz günlerde. Şampiyonlar Ligi'ne doğrudan katılma hakkına rağmen, Schalke yönetimi, Magath'a yeterli bir transfer bütçesi vermek istemedi. Bununla yetinmeyip, Magath'a "kadroda kücülmeye git" talimatı bile verildi. Magath ise "30 Milyon Euro bütçe isterim" diyerek, hem hodri meydan dedi, hemde istifayı göze aldı. Bir ara Beşiktaş ve 4. Lig kulübü RB Leipzig ile adı geçti, Leipzig ile görüşmeler bile yaptı. Magath, kulübün patronu Clemens Tönnies ile yaptığı görüşmeden sonra kalmaya karar verdi, ancak transfer konusunda hala bir hamle yapamadı. Bu durum önümüzdeki günlerde değişecek gibi.

Schalke, Real Madrid'li Raul ile görüşmelere başladı. Magath oyuncu ile görüstüklerini doğruladı. Yıllık 4 Milyon Euro civarında bir teklif yapıldığı konuşuluyor. Magath'ın demesine göre Raul, İngiltere'den gelen teklifleri de değerlendiriyor, ancak Schalke'nin Raul'ü alması ilginç ve Bundesliga adına değişik bir hamle olur. Almanlar transfer işini son yıllarda gerçekten iyi yapmaya başladı. Lig Federasyonu'nun sıkı lisans denetimi nedeniyle, kulüpler riskli transferlerden uzak duruyor. Raul transferi ne derece risk taşır bilemiyorum ama sportif açıdan mantıklı bir hamle olur. Kevin Kuranyi ve Halil Altıntop'un ayrılmasından sonra forvet hattı için yeni isimler arayan Magath'ın elinde şu an Jefferson Farfan, Erik Jendrisek ve genç bir, iki isim daha var. Şampiyonlar Ligi için yetersiz olduğu aşikar. Raul ikna edilirse, Christoph Metzelder'den sonra Real Madrid'den, Schalke'ye giden ikinci oyuncu olur.

2 Temmuz 2010 Cuma

Ronaldo, Güney Afrika'da!

Yoksa o değil mi?

Mehmet Ekici

Bundesliga'nın son şampiyonu Bayern Münih'in genç yeteneklerinden Mehmet Ekici, 2011 yılına kadar Bundesliga kulüplerinden 1. FC Nürnberg'e kiralandı. Bayern Münih'in altyapısında yetişen Mehmet, Louis van Gaal'in gelmesiyle birlikte, sıkça Bayern'in A takımı kadrosunda yer aldı, ancak Mark van Bommel, Bastian Schweinsteiger ve Anatoly Tymoshchuk gibi oyuncuların varlığı nedeniyle forma şansı bulamadı.

Bayern'de sene başında profesiyonel sözleşme imzalayan Mehmet'in, kiralanması için daha önceden girişimlerde bulunan Bayern, Türk oyuncunun forma şansı bulabileceği bir kulüp aradı. Bayern ile iyi ilişkiler içinde olduğu Nürnberg kulübü geçmişte bircok kez yaptığı gibi yine Bayern Münihli bir oyuncuyu kiraladı.

Özellikle Louis van Gaal'in çok beğendiği ve önümüzdeki yıllar için umutlu olduğu Mehmet, Nürnberg'de iyi bir form yakalaması halinde, 2011/2012 sezonunda Bayern'deki forma savaşının içinde bulunabilir. O dönemde Mark van Bommel'in Almanya'daki kariyerine noktayı koyma ihtimali, Mehmet Ekici'nın aynı mevkide oynaması itibariyle forma şansını yükseltiyor. 20 yaşındaki futbolcunun Bayern Münih'te 2012 yılına kadar sözleşmesi bulunuyor.

Almanya Ümit Milli Takımlarında görev alan Mehmet, şimdilik Almanya Milli Takımını tercih etmiş durumda.