31 Temmuz 2009 Cuma

Obafemi Martins, Wolfsburg'da!

Uzun zamandır forvet arayışların içinde olan ve Nilmar, Negredo ve Tuncay gibi isimleri gündemine alan Wolfsburg, Newcastle'den Obafemi Martıns'i alarak, arayışlarını başarılı bir şekilde tamamladı. 2013 yılına kadar imza atan Martins, "Bundesliga, Dünya'nın en güclü liglerinden birtanesi, Almanya Şampiyonu takımında oynayacağım için çok mutluyum" dedi. Edin Dzeko ve Grafite gibi golcüleri olan Wolfsburg'un bu transferle hücum hattı gerçekten müthiş oldu. Orta sahaya da Thomas Kahlenberg ve özellikle Karim Ziani gibi önemli oyuncuları aldılar. Bundesliga yine zevkli ve bol göllü geçecek gibi...

Almanya Kupası, Bayern Münih ve Süprizler...

"Kupa'nın kendine has kuralları var", "küçükler ve büyükler ayırımı yoktur" gibi bilindik "kazanmak istiyoruz" sözlerine benzesede bu deyimler, doğruluk payı büyük. Özellikle Almanya Kupası süprizlere açık bir turnuva. DFB Kupası bu akşam başlıyor. VfL Wolfsburg, geçen sezon 2. Bundesliga'dan düşen Wehen Wiesbaden'e konuk oluyor. Bugünün diğer bir maçı, bir zamanların Almanya şampiyonu ve günümüzün 3. Lig takımı Eintracht Braunschweig, Kaiserslautern'i ağırlıyor. Bayern Münih ise Pazar günü 6. Lig takımlarından Neckarelz'e konuk oluyor, ancak Bayern'in bu maçı oldukça ciddiye alması tarihinde yaşadığı kötü süprizlerinden dolayı kesin birşey. Özellikle Vestenbergsgreuth "faciası" akıllarda hala...

14 Augustos 1994: Amatör kümede oynayan TSV Vestenbergsgreuth, Bayern Münıh'i ağırlıyor. Baverya-Franconialılar derbisi...Bir tarafta Baverya Eyaletinin Başkenti Münih takımı, diğer tarafta coğrafi açıdan Baverya'nin içinde bulunmalarına rağmen kendilerini Baveryalı görmeyen Franconialıların maçı. Franconia başkenti Nürnberg'te oynanan maçta, Vestenbergsgreuth'tan Roland Stein maçın 43. dakikasında golü bulunca, stad yıkılıyor adeta. Rakibini küçümseyen Bayern'in eli ayagı birbirine dolanınca, 1-0'lık sonuç tarihe geçiyor. Bayern'i deviren Vestenbergsgreuth yıllar sonra Franconia'da birleşen bir kulübün parçası olarak önce 3. Lig'de sonra 2. Lig'de mücadele ediyor. Bu kulübü bügün özellikle İddaa oynayanlar yakından tanıyor: SpVgg Greuther Fürth...

1. Tur maçları için TIKLAYIN...

30 Temmuz 2009 Perşembe

Elano ve Andre dos Santos

Yaklaşık bir ay önce Andre dos Santos ve Elano, Güney Afrika'da Konfederasyon Kupası'nı kazandılar. Önce Andre İstanbul'a geldi, Fenerbahçe'ye imza attı. Sıra şimdi Galatasaray'la anlaşan Elano'da. Konfederasyon Kupası kadrosunu incelemeye aldım; sıra Beşiktaş'ta olduğuna göre bir 10,5 numara bulmak lazım. Var mı fikri olan...?

29 Temmuz 2009 Çarşamba

Münih'te Futbol Zirvesi ve Arjantin Basını

Birçok basın toplantısına katıldım bügüne kadar. Çok fazla heyecan yarattığını söyleyemem artık ama karşınızda yanyana Alex Ferguson, Louis van Gaal, Leonardo ve Alfio Basile oturuyorsa, işin rengi değişiyor. Münıh'deki Audi Cup'ta Bayern Münıh, Manchester United, AC Milan ve Boca Juniors karşı karşıya geliyor. Bu yüzden 4 kulübün Teknik Direktörü basın toplantısı düzenlediler. İşin ilginç tarafı; en uzak yolcuğu yapmak zorunda kalan Arjantinli Basın Mensupları sayı olarak çok üstündü. Sebebi de erken belli oldu. Herkes Carlos Tevez'i sormak için gelmiş adeta. Morali oldukça iyi olan Sir Alex'i baya terlettiler. En güzel diyalog ise şuydu...

- Sayın Ferguson, Arjantin'de herkes günlerdir Carlos Tevez'i konuşuyor. Gündemin ortasında oturdu bu konu. Nedir durum? Neden böyle oldu?

- Bilmem. Arjantin'den siz geldiniz. Neden böyle oldu?

- ...

Ferguson'dan istediklerini alamayan Arjantinli meslektaşlarım, bu sefer Louis van Gaal'e yöneldiler ve yıllar önce çalıştırdığı Barcelona'da Juan Ramon Riquelme'yi neden yedek bıraktığını sordular. Van Gaal'in surat ifadesi müthişti. "Noluyoruz lan, ne Riquelmesi" der gibiydi sanki ama nazikçe cevap verdi ve "o zamanlar takım oyununa ayak uyduramadı, bu yüzden oynamadı" dedi. Kurtlar Vadisi'nden Laz Ziya'yı hatırlatan Boca Teknik Direktörü Alfio Basile ise öğrencisi olan Riquelme'yi korumk zorunda kaldı: "Benim sistemimde önemli bir oyuncu. Bizde oynuyor" cevabını verdi hemen...

Basın Toplantısı, Çarşambe ve Perşembe günü oynanacak olan maçlar ile ilgili ilginç notları paylaşacağım sizierle...

28 Temmuz 2009 Salı

"Bütün suç benim!"

Bülent Uygun'un en sevdiği yenilgi açıklaması. 5-0'lık Anderlecht yenilgisi sonrası yine yaptı bunu. Yok Bülent Hocam, bu kadar kolay değil bu işler. "İstediğimiz rakipti Anderlecht" deyip, sonra böyle rezil bir futbol oynamak, böyle bir sonuç almak, çok ilginç. "Bütün suç benim" diyerek bu yenilgiyi de örtbaz edemezsiniz. Bir kaza sonucu Şampiyonlar Ligi'ne direk gidilseydi, "Sivasspor'un hali ne olurdu" diye insan merak etmiyor değil açıkcası...

"Alo, Perez Başkan!"

"Senor Florentino, takımla resim bile çekiliyoruz, senden hala tık yok. Ben galiba kaldım burda ya. Alo? Alooo...kapattı..."

27 Temmuz 2009 Pazartesi

Çıldırdın mı, Tönis Vanna?

Flora - Bröndby, Europa League maçında atılan müthiş bir gol. Spiker de bizimkileri aratmıyor...

25 Temmuz 2009 Cumartesi

İkili Mücadeleyi yanlış anlayanlar...

Lyonlu Taksici...

Bir cuma akşamı, Münih'in göbeğinde bir Taksi yolcuğu esnasında Taksici ile girilen diyalog ve dumur denilen şeyin yaşanması...

Taksici: T-Shirt'te "İstanbul" yazıyor. Türk müsünüz?
fd: Evet...siz Fransız mısınız?
Taksici: Evet. Nerden anladınız?
fd: Aksanınız yanıltmadı...
Taksici: 8 yıldır Almanya'dayım. Lyon'dan geldim.
fd: Çok güzel! o zaman Olympique Lyon taraftarısınız büyük ihtimalle....
Taksici: ooo...tabii ki! Maçlara devamlı giderdim eskiden.
fd: Size birşey sorcam. Kader Keita Lyon'da oynamıştı. Nasıl bir futbolcuydu size göre?
Taksici: Çok fazla oynamadı galiba, bu yüzden çok fazla fikrim yok doğrusunu söylemek gerekirse.
fd: Hmmm anlıyorum. Galatasaray aldı da, ondan soruyorum.
Taksici: Öyle mi? Dediğim gibi çok fazla takip edemedim onu. Ben aslında Ribery'nin gidişine çok üzülmüstüm.
fd: Ribery?
Taksici: Evet. Satmışlardı ya onu, şimdi Bayern satmıyor, doğru yapıyor.
fd: Ama Lyon'da oynamadı ki Ribery!? Marsilya'da oynadı, daha önce Metz'de oynadı...
Taksici: ...
fd: ...
Taksici: hmmm...ama Bayern satmıyor şimdi Real Madrid'e dimi...80 milyon Euro teklif etse bile vermeyeceklermiş.
fd: Evet prensip kararı aldılar diyebiliriz.
Taksici: Keşke Lyon'da böyle prensipli davransaydı.
fd (içinden): Hala Lyon diyor ya...
fd: Benzema'ya ne diyorsunuz?
Taksici: öööö pardon...burdan sağa mı döneyim?
fd: Yokm Benzema demiştim.
Taksici: haaa...yok o şey...ne oldu Benzema'ya?
fd: Real'e gitti...
Taksici: aaaa öyle mi...kötü olmuş ya...bu aralar çok fazla takip edemedim, gerçi hergün L'Equipe'i okuyorum ama...
fd (içinden): Künyesini mi okuyorsun abicim, bu nasıl L'Equipe okumak...

Bi ara "acaba Marsilya'yı mı tutuyor" diye düşünmedim değil...

24 Temmuz 2009 Cuma

Justin, Tobol ve D-Smart

Galatasaray - Tobol maçı bilindiği gibi Futbol Smart'tan yayınlandı. Evinde D-Smart kutusu olmayanlar, muhtelif mekanlarda maçı izlemek için yola koyuldu, evinde yada ofisinde izlemek isteyenler ise Internet'ten izlemek için uğraş verdi. Ancak bir sorun vardı; maçı legal olarak online yayınını yapan siteler - özellikle yurtdışında yaşayanlar için - izleme fırsatını sunmadı ve bölgesel zartzurtları öne sürerek, yayın yapmadı. Yapacak tek şey kalmıştı çaresiz taraftarlar için, o da herkesin ortak sevgilisi olan Justin'e (Timberlake olanı değil) uğramak. Değişik odalarda maçı canlı izlemek. İşin en ilginç tarafı da Kazak Takımı Tobol'un Resmi Sitesi'nde de bu illegal linklerin açık açık sunulması. Sitede yayınlanan tam metni bilmiyorum ama tahmin ediyorum şöyle birşeydi: "Millet, İstanbul'a takımı zor gönderdik, spiker ve canlı yayın ekibini nasıl gönderelim. Alın bakın işte Justin'den rahat rahat - ama kotaya dikkat! Sadece Galatasaray'ın attıkları girmesin sonra..." Tobol'un Resmi Link Servisi bir tarafa, D-Smart gibi büyük bir kuruluşun bu işe bir cözüm bulması lazım. Süperlig'i yayınlayan LigTV, Internet'ten oldukça iyi bir hizmet verirken, D-Smart'ın henüz böyle bir hizmeti yok, olsa bile - özellikle yurt dışında olanlar için - yeterli değil. "Yayınlarımızı illegal yollardan izleyen kullanıcılar bizi zarara sokuyor" diye yaygara çıkarmasınlar, cözüm üretsinler...

Süperlig'de oynamayı haketmek...

Diyarbakırspor hakkında yazmak çoğu zaman kolay olmuyor. Yaptığınız bir eleştiri tuhaf bir şekilde çok farklı noktalara getiriliyor. Beni ilgilendiren kısmın sadece ve sadece yeşil sahada olup bitenlerin olduğunu peşinen belirtmek isterim. Bunun dışında Diyarbakır'a farklı bir pencereden bakmak sözkonusu olamaz. Neyse, konuya gelelim...

Diyarbakır tekrar ve süpriz bir şekilde Süperlig'e döndü. Rakipleri transfere ve kampa zamanında başlarken, Diyarbakır'da daha ne bir Yönetim, ne bir Teknik Direktör ne de ortada bir Futbol Takımı vardı. Kaosu beklerken, önce Yönetim seçildi, sonra Nurullah Sağlam gibi Türkiye'nin en önemli Teknik Direktörlerinden biri getirildi ve hemen transfer çalışmalarına başlandı. Ancak olay da burda koptu. Söz verilen transferler yapılamayınca ve alınan futbolcuların paraları ödenmeyince, Sağlam da gitti, az sayıdaki futbolcular da.

Diyarbakır'a bu sefer Ziya Doğan getirildi, transfer edilen ve denemek için kadroya dahil edilen futbolcularla acil bir şekilde kampa gidildi ancak "tam takım" diyebileceğimiz düzeyde ve sayıda hala futbolcusu yok Diyarbakır'ın. Yönetici Tahsin Çimen bügün 20 futbolcu ile görüştüklerini söyledi. Uğraşları takdire şayan ama ligin başlamasına iki hafta kala kadrosunu kuramamış bir kulübün, Turkcell Süperligi'nde nasıl mücadele edeceğini merak ediyorum açıkçası.

Aslında bu durumu sadece Diyarbakır ile sınırlandırmamak lazım. Genel olarak böyle sıkıntıların yaşandığını devamlı takip ediyoruz. Diyarbakırspor'daki kadar vahim olmasa da, Kocaelispor da geçen sezon benzer bir görüntüyle girdi sezona. Sonuç belli. Bir üst kümeye çıkmak sadece maçlarda alınan en çok puanların toplanmasıyla mümkün olmamalı. Futbol müsabakaların en elit liginde yarışmak bu kadar kolay olmamalı, bazı şartların yerine getirilmesi lazım ki, bir kulübün bu ligde oynamaya hakkı olsun. Aksi taktirde Diyarbakırspor gibi ligin devamında büyük zorluklar çekeceğini şimdiden kestirebileceğimiz kulüpler, sağlıklı bir lig yarışını tehlikeye atıyorlar.

22 Temmuz 2009 Çarşamba

Serdar Taşçı, Stuttgart'ta kalıyor

Almanya'da yetişen Türk futbolcuların içinde bana göre en yeteneklilerinden biri olan ve hatta Mesut Özil'den daha çok Türkiye'yi tercih etmediği için üzülmemizin gerektiğini düşündüğüm Serdar Taşçı, VfB Stuttgart'daki sözleşmesini 2014 yılına kadar uzatıyor. Geçtiğimiz sezonun sonunda Milan, Juventus ve Arsenal'den ciddi teklifler alan Serdar'ın bu imzası Alman kulübü için çok önemli bir gelişme. Stuttgart Sportif Direktörü Horst Heldt'in ağzı kulaklarında: "Almanya'nın en iyi stoperlerinden biriyle anlaştığımız için çok mutluyuz. Kolay olmadı cünkü Avrupa'nın önde gelen kulüpleri istedi."

21 Temmuz 2009 Salı

Darius Vassell'in yaşattığı sorun...

Ankaragücü sonunda Manchester City'den ayrılan Darius Vassell'e kavuştu. Ankara'ya geldi, sağlık kontrolünden geçti. Eğer eşi veya menajeri Ankara havasıyla ilgili son dakika problemi çıkartmazsa, transfer gerçekleşecek. Ancak Vassell beraberinde büyük bir sorun getirdi. Sakatlık mı? Hayır! Formsuzluk mu? Hayır! Yüksek Maliyet mi? Hayır!
Peki nedir bu problem? İsmi...
Geldiği günden beri yazılı basınımızda yaklaşık 34 tane değişik Vassell varıyasonları okudum. Vasell, Vassel, Vazell, Vasel, Vaseell, Vaseel ve diğer ilginçlikler. Hatta bir haberin içinde başlık, giriş ve devamında üç değişik Vassell'i okumuşluğum var. Sevgili Basın, bu adam Vladimir Beschastnykh değil ki, bu kadar zorlasın. Gerçi onu da Vlademir diye geçiştiriyorduk...

Bundesliga'da Transfer Gündemi

- Bayern Münih hala bir sağbek arayışı içinde. Jose Bosingwa'dan olumsuz yanıt alan Bayern, Shakthar Donetsk'in hırvat oyuncusu Darijo Srna ile ilgileniyor. Ayrıca Hamit Altıntop'un gitmesi - tekrarlıyoruz - gündemde değil. Beşiktaş ile adı anılan Jose Sosa'ya da bir teklif gelmediğini öğrendik.

- VfB Stuttgart, Real Madridli Klaas Jan Huntelaar'ı bekliyor. Futbolcu ve kulübü ile anlaşan Alman ekibi, Hollandalı golcünün, Real'den alacağı tazminat görüşmelerini bekliyor. Bonservisin 18 Milyon Euro civarında olduğu söyleniyor.

- VfL Wolfsburg, Brezilyalı Nilmar büyük bir ihtimalle renklerine bağlayacak. Porto Alegre'de oynayan forvet oyuncusu için Wolfsburg'un 15,5 Milyon Euro civarında bir para ödeyeceği haberleri geliyor.

- Köln atağa kalktı! Lukas Podolski'yı önce getiren kulüp, dün önce Atletico Madrid'ten ayrılan Maniche'yi aldı, bügünde Real Madrid'te iki yıl oynayan yetenekli Christopher Schorch'u renklerine bağladı. Ayrıca Manchester City'den Elano da gündemde.

- Borussia Dortmund'ta Alex Frei'in Basel'e gitmesinden sonra, forvet arayışları sürüyor. En ciddi aday İvan Klasnic. Nantes'den ayrılan Hırvat golcü daha önceleri Bremen'de oynamıştı. Bir diğer aday ise eski Herthalı Marko Pantelic.

Bundesliga'da Şampiyon kim olacak?

Işte 18 Bundesliga Teknik Direktörünün tahminleri...

Armin Veh (Wolfsburg): Bayern Münih
Louis van Gaal (Bayern): Bayern Münih
Markus Babbel (Stuttgart): Bayern Münih
Lucien Favre (Berlin): Bayern Münih
Bruno Labbadia (Hamburg): Bayern Münih
Jürgen Klopp (Dortmund): Bayern Münih
Ralf Rangnick (Hoffenheim): Bayern Münih
Felix Magath (Schalke): Bayern Münih
Jupp Heynckes (Leverkusen): Bayern Münih
Thomas Schaaf (Bremen): Bayern Münih
Dieter Hecking (Hannover): Bayern Münih
Zvonimir Soldo (Köln): Bayern Münih
Michael Skibbe (Frankfurt): Bayern Münih
Marcel Koller (Bochum): Bayern Münih
Michael Frontzeck (M'gladbach): Bayern Münih
Robin Dutt (Freiburg): Favoriler Bayern, Wolfsburg, Hamburg ve Schalke
Jörn Andersen (Mainz): Bayern Münih
Michael Oenning (Nürnberg): Bayern Münih

Ne diyelim; umarım sevgili Teknik Direktörlerimiz sahada daha yaratıcı olurlar. Robin Dutt, bir hediyeyi haketti bu arada...

Bundesliga'nın yeni Türk Yıldızları

Yıldıray Bastürk, Hamit ve Halil Altıntop'tan sonra Mesut Özil ve Serdar Taşçı gibi Türk oyuncular da kendilerini Bundesliga'da ispatladı. Sırada kimler var?

Güngör Kaya: VfL Bochum altyapısında yetişti. Kulübünün teklif ettiği profesiyonel sözleşmeyi imzalamayacağına kadro dışı bırakıldı ve eski hocası olan Michael Oenning'in "Nürnberg'e gel" çağrısına olumlu cevap verdi. 19 yaşındaki oyuncu şu an hazırlık maçlarında attığı gollerle dikkat çekiyor. "Çok akıllı bir oyuncu, çok süratlı ve çok gol atıyor" diyen Oenning'in, Güngör'ü Bundesliga'da forvet hattında kullanacağı artık süpriz değil. Angelos Charisteas gibi bir isim bu yüzden yedek kalabilir.

İlkay Gündoğan: O da Bochum'dan Nürnberg'e yol alan oyunculardan birtanesi. Ve o da Güngör gibi A takımı zorlayan isimlerden birtanesi. Orta sahada zekasıyla ve müthiş top tekniği ile Teknik Direktörü Oenning'in gözüne girmeyi başardı: "Açıkçası onun gibi bir oyuncu uzun zamandır kadromuzda yoktu, onun gibi bir oyuncuya sahip olduğumuz için çok şanslıyız." Forvet arkasında görev yapabilen İlkay, oyunu iki yönlü oynayabilmesi büyük bir avantaj.

Burak Kaplan: Jupp Heynckes, Bayer Leverkusen'in başına geçtikten sonra, kurt hoca altyapıda oynayan oyuncuları incelemeye aldı ve gözüne Burak Kaplan adında 19 yaşında bir orta saha oyuncusu takıldı. Bu oyuncuyu hemen A takımla birlikte kampa götüren Heynckes, genç yeteneğe hazırlık maçlarında görev verdi. Bayer Leverkusen yönetimi de ofansif bölgede görev alan oyuncuya hemen 2012 yılına kadar profesiyonel sözleşme imzalattı. Onun da Bundesliga kariyeri erken başlayabilir.

Emin Yalın: Schalke Teknik Direktörü Felix Magath'ın Schalke'ye yaptığı ilk transfer Emin Yalın olmuştu. Nürnberg'in ikinci takımından transfer edilen 20 yaşındaki oyuncu, orta sahada görev yapıyor. Frankfurt'ta doğan, daha sonra çeşitli takımlarda oynayan Emin, güclü fiziği ile Magath'ın dikkatini uzun zaman önce çekmiş, Wolfsburg'a almayı düşünürken, transfer olduğu Schalke'ye getirdi. Schalke altyapı sorumlusu Uwe Scheer, "Magath, Emin'de geleceği görüyor" açıklamasını yaptı.

Not: Bu oyuncuları sıralamak gurur verici ama dört isimden, iki tanesinin daha genç yaşta Almanya Milli Takımı'nı seçmesi üzücü. Emin ve Burak Türkiye'yi tercih ederken için, Güngör ve İlkay Almanya lehine karar verdi.

20 Temmuz 2009 Pazartesi

Fenerbahçe'nin yeni Brezilyalıları

Andre Santos | 26 yaşında | sol açık | geldiği takım: Corinthians
Cristian | 26 yaşında | def. orta saha | geldiği takım: Corinthians

Bizimkiler...

Almanya 2. Ligi'ndeki 1860 Münih takımınında bir antrenman sonrası...solda profesiyonel sözleşme imzalayan 18 yaşındaki Tarık Çamdal, ortada İlhan Mansız ve sağ tarafta bir zamanlar Trabzonspor'da oynayan ve bugünlerde 1860'da deneme antremanlarına çıkan Ardijan Djokaj...

Sadece Ekmek ve Su

"24 saat kapalı bir yerdeyiz. Gün ışığı görmüyoruz. Yemekte ise sadece ekmek ve su var."

Bayern Münih'ten Andreas Görlitz'in Donauschingen kampında şartların nasıl olduğu sorusuna verdiği yaratıcı cevap.

Vedat Abi...

Aceto Blog'dan alıntı yapalım. O kadar etkileyici ki, başka birşey yazmak gelmiyor içimden. Vedat Abi'nin bir ropörtajından.

".... Eşime dedim ki, ‘‘Sakın bana bir şey taşıtma. Biber getir falan yapma. Ben hiçbir akrabamla görüşmem. Senin de akrabaların benim evime gelmesin. Ben akrabaları sevmem, çünkü ben seçmedim. Ben seçtiğim insanla birlikte olurum’’. Bir gün eve geldim, baldız var, bacanak var. ‘‘Bunlar ne’’ dedim, ‘‘Eee, geldiler ne yapayım’’ dedi. ‘‘Eyvah, salatanın limonu yok, alır mısın’’ dedi. Ben de ‘‘Alırım’’ dedim. Evden çıktım, devre arasıydı. 15 gün Yalova'da termalde kaldım. Eve 15 gün sonra limonla döndüm. 38 senedir bak bir daha da başıma gelmedi. Benim bir oğlum var. Eğitimini bitirdi. Bana arkadaşlarım soruyordu, oğlun kaçta diye. Ben hayatımda sormadım ki. Okuyor işte. Böyle de yaşayan bir adamım. "

Hepimizin başı sağolsun...

18 Temmuz 2009 Cumartesi

Asamoah yorulunca...

Schalke Teknik Direktörü Felix Magath'ın antrenmanları oldukça ağır herkes tarafından bilinen birşey. Yeni transfer Vasilios Pliatsikas daha geldiği ikinci günde "hayatımda böyle antrenman yapmadım. Lanet olsun" diye isyan etmişti. Schalkeli oyunculardan Gerald Asamoah da çok yorulmuş olacak ki, dinlenme faslını maç esnasında saha kenarında yapıyor. Şaka bir yana; Magath'ın yardımcısı Werner Leuthard maç esnasında bile oynamayan futbolcuları özel çalıştırıyor. Asamoah örneğinde "çalışıyor" havasını alamasak da, bu işin gerçeği...

Başımız sağolsun...

Ne denebilir ki? Spor Basını Dünyası'nın en saygın kişilerinden biri olan Orhan Şengürbüz'ü kaybettik. Mekanı cennet olsun, ailesine allah sabır versin...

Ercan Taner: Sevgili dostuma son mektup...

17 Temmuz 2009 Cuma

Cast Away

Bu resim sadece bana mı Tom Hanks'in "Cast Away" filmini hatırlatıyor...?

Durma! Devam et...

Alessandro Del Piero, Juventus'daki sözleşmesini 2011 yılına kadar uzattı. Futbolseverler için mutlu bir gelişme...

16 Temmuz 2009 Perşembe

Bayern Münih'te olup bitenler...

- Lucio, Inter ile anlaştı. Bayern'den üç yıllık sözleşme isteyen ama istediğini alamayan Brezilyalı, kulübünden de izin alarak bazı takımlar ile görüştü. İnter Lucio'ya üç yıllık teklif yapınca, transferi gerçekleşti.

- Luca Toni antrenmalara döndü ama onunda Lucio gibi akibeti belli değil. "Forvette iki kişiyi oynatabilirim ama beş futbolcum var o mevkide, Toni'nin yeri garanti değil" diyen van Gaal'in, Mario Gomez ve Miroslav Klose'yi tercih edeceği belli gibi.

- Franck Ribery kesin olarak kalacak. Eski Galatasaraylı gitmek istese de, Bayern'in direnci yüzünden çark etmiş gözüküyor.

- Tim Borowski takımdan ayrılacak. Bremen ve Fenerbahçe ilgileniyor. Bonservisi çok yüksek değil, ancak oyuncunun Bayern'de yıllık 3,5 Milyon Euro aldığı söyleniyor. Çok fazla indirime gideceğini zannetmiyorum.

- Hamit Altıntop söylentileri hızlı bi şekilde ortadan yok kayboldu. Hamit, antrenmanların çalışkan isimlerinden ama Louis van Gaal'in gözüne girmesi için çaba sarf etmesi gerekiyor.

14 Temmuz 2009 Salı

İş Başı...

Hamit Altıntop Fenerbahçe'de (!)

Çocukların büyük hayalıdır birgün ünlü bir futbolcu olmak. Büyük takımlarda oynayıp, kahraman olmak. Yetenekli veya şanslı olanlar hayallerini gerçekleştirdi. Bu hayalleri bizde yaşadık tabii ki ama bazen de "iyiki olmamış" demiyor değil insan. Hayalini, çok çalışarak gerçekleştiren Hamit Altıntop'un yerine koyuyorum kendimi. Hergün "Türkiye'ye transfer oluyormusun" sorusuna cevap vermekten bıkmıştır büyük ihtimalle. Bazen de soru sorulmadan direk "Hamit Fenerbahçe'de", "Hamit Galatasaray'da" diye haber (!) geçiliyor. Oysa Hamit, onu bildim bileli, Türkiye'de top oynamak istemediğini defalarca söyledi. Sözünün de arkasında duran dürüst bir insandır. 50 Milyon Dollar verseler sözünü yemeyecek, özel uçakla gelen Başkanlardan etkilenmeyecek bir insandır (Ne kadar büyük paralar önerildiğini de biliyorum).
Son günlerde Hamit haberleri yine hız aldı. Sebebi de Hamit'in Bayern Münih'te sözde kadro dışı kaldığıyla ilgili yanlış haberlerdi. Ne Hamit kadro dışı kaldı, ne de bazı internet sayfaların iddia ettiği gibi Teknik Direktör Louis van Gaal ile kavga etti. Bu söylentilerin içinde tek bir gerçek var: Hamit'in yeni sezonda kadroya girme konusunda çok çalışması gerekiyor, belki bazen ilk 18'e girmeme durumu bile olabilir, ancak bunlar Lucio, Luca Toni ve hatta kaptan Mark van Bommel gibi büyük yıldızlar için de geçerli. 20 tane aynı seviyede oyuncusu bulunan Bayern Münih'te, Hamit'in de zorlanacağı doğal bir durum. Birgün Hamit'in mutlaka transferi yine gündeme gelebilir ama herkes emin olabilir ki, Hamit Türkiye'ye gelmez. Bizim basınımız yine yazmaya devam etsin...

Yıldıray Baştürk

Hatırlarmısınız, Yıldıray Baştürk bir dönem hergün başka bir takıma transfer oluyordu Türkiye'de. Trnasfer Haberleri çıkıyordu, o "gelmem" diyordu, o "gelmem" diyordu, Transfer Haberleri çıkıyordu. Sonra bu haberler azalmaya başladı. Daha sonra sadece Anadolu kulüpleri ile adı anılmaya başladı. Sebebi belli; Yıldıray birkaç yıldır yaşadığı şanssız sakatlıklar yüzünden bi türlü kendini göstermiyordu, kulüplerinde oynamıyordu. Hem kulübü Stuttgart hemde Milli Takım'da artık sistem değişti ve Yıldıray'i oynatacak mevki kalmadı açıkçası. Ancak onu antrenmanlarda tekrar eski kuvvetine yakın görmek sevindirici.

Kaka'nın Kardeşi

Digao'yu tanıyormusunuz? Tanımalısınız! Gezegenin en iyi futbolcularından birtanesinin isim babası o. Küçükken Ricardo diyemediği için abisine "Kaka" diyen bu çocuk, henüz bir icraatı yokken ünlendi Dünya'da. Ama bunun sınırlı kalmak istemedi ve o da abisi gibi futbol oynamaya başladı. Abisinin yanında yetişsin diye Milan'a alındı zamanında ancak defans oyuncusu hiçbir zaman şans bulamadı ve devamlı kiralandı. Bu sefer takım bulamayınca, çesitli kulüplerde denemeye alınmaya başladı. Bugünlerde Bundesliga'ya tekrar çıkan SC Freiburg'da kendini göstermeye çalısıyor ve Teknik Direktör Robin Dutt tarafından da beğenildiği söyleniyor. Amaaa...Milan'ın bonservis istemesi durumunda bu olası transfer gerçekleşmeyecek. Bedava istiyorlar açıkcası. Leite ailesinde bonservis kontejanı, Kaka'nın 65 Milyon Euro'luk transferiyle doldu galiba...

Bakmayın öyle...

...blogcularında tatile ihtiyacı var. Tatil bitti. Blogizme devam...

3 Temmuz 2009 Cuma

Bedavaya ne alsak...

Bonservisi elinde futbolcuları almak rağbet gören bir transfer yöntemi. Özellikle Türkiye'de Galatasaray bu işi son iki, üç yıldır baya iyi yapıyor. Piyasada şu an hala bonservisi elinde önemli oyuncular var. Hatta onlardan çok sağlam bir 11 bile çıkıyor. Ne dersiniz? Şampiyonlar Ligi'nde iş yapar mu bu kadro?

Kaldığı Yerden Devam...

Dönemin Galatasaray Yönetimi, Franck Ribery'yi kaçırdığı için çok eleştirilmişti zamanında. Doğru bir eleştiriydi, en azından para kazanabileceğiniz bir oyuncuyu kaçırdılar. Ancak Madalyonun diğer tarafında birde Ribery var tabii ki. Hem Metz'ten, hem Galatasaray'dan, hemde Marsilya'dan olaylı bir şekilde ayrılmıştır. Hep gitmek istemiştir. Sıra geldi Bayern Münih'e. Galatasaray'da ve Marsilya'da salladığı "burası benim yuvam, uzun yıllar kalmak isterim" sözlerini Bayern'de de sundu kamuoyuna, tanımayanlar da yedi. Ribery yine gitmek istiyor - bu sefer Real Madrid'e. Bayern ile çıktığı antrenmanın ikinci gününde "ayak parmağımın ucu su topladı" diye sahayı terketti ve akşam antrenmanına da katılmadı. Bayern satmama konusunda oldukça ciddi: Ribery'yi ne pahası olursa olsun vermeyecekler, prensip kararı aldılar. Başkan Karl-Heinz Rummenigge'nin "gerekirse tribünde oturur bir sezon" dediğini de öğrendim.

Ciddiye Almak...

Türkiye'de genel bir kanı var. Sezon sonrası Milli Maçlar gereksiz. Bütün Dünya oynuyor, bizde gereksiz. Futbolcu konsantre olamazmış, yorgunmuş, vs. Bizim baya bir yol kat etmemize rağmen, neden Futbol Dünyasının zirvesinde olmadığımız için bir gösterge daha. İşimizi ciddiye almıyoruz, "el oğlu" alıyor. Konfederasyon Kupası istatistiklerine göre geçtiğimiz sezonun önemli turnuva ve ligleri içinde en çok şut Confed Cup'ta atılmış. Işlerini galiba ciddi yaptılar.

Turnuva Ort. Şut
Konfederasyon Kupası 29,5
Premier League 28,6
Bundesliga 28,0
Serie A 27,5
Şampiyonlar Ligi 27,2
La Liga 26,6
Ligue 1 25,4
D. Kupası Elemeleri 24,5

Kartal İlhan Mansız

Almanya'nın 2. Lig ekiplerinden 1860 Münih ile antrenmanlara çıkan İlhan Mansız yine değişik bir imajla boy gösteriyor. Bir dönem oynadığı Beşiktaş için yaptırdığı dövmesi de dikkatlerden kaçmasın. (Çok magazin haberi gibi oldu farkındayım...)